Sıvacı Kuşu

Akşam vakti evin önündeki sokakta yürürken yerde bir kuş yavrusu gördüm. Hemen avucuma aldım. Çünkü, etraftaki kediler bir lokmada yutardı onu. Sağa sola bakınıyordu ama avucumun içinde pek hareket etmiyordu. Eve götürüp eşime gösterdim. Kuşlar konusunda bilgili olmasına rağmen hangi tür olduğunu internetten bakarak öğrendi. Yavru bir sıvacı kuşuydu konuğumuz. Avucumun içinde gözlerini kapatıp hareketsiz kaldığını görünce panikle “öldü bu yahu!…” diye eşime seslendim. Gürültü olunca gözlerini açtı. Bitkin bir durumda olduğunu avucumun sıcaklığı ile uyukladığını anladık. Yardım etmek istesekte yavru bir kuş için ne yapabileceğimizi bilmiyorduk. Küçük bir kutunun içine bez serip su ve bulgur koyup sakin bir köşeye bıraktık.

Sabah olunca durumun iyiye mi yoksa kötüye mi gideceği belli olacaktı. Sabah minik sıvacı kuşumuzun kutudan çıkmış olduğunu gördük. Etrafta civciv gibi dolaşıyordu. Kanatlarının biri kapalı konumdayken biraz daha aşağıya sarkık durumdaydı. Başına ne geldiyse kanatlarından birini en azından zedelemişti. Kuşu elime alıp bu konuda bilgisine güvendiğim bir komşuma gittim. “Yapacağın bir şey yok. Bırak gitsin” cevabı aldım. Sokağa bırakmaya kıyamadım. Elime aldığım zaman korkudan kalp atışları değişen bu yavruya yardım etmek istiyordum. Sıvacı kuşunu evin duvarla çevrili bahçesine bırakmaya karar verdim. Bıraktıktan sonra bahçede koşturup ötmeye başladığını gördüm. Bu ses ötmekten çok annesini çağıran bir çığlığa benziyordu. Arada bir iki metrelik uçuşlar yapıyordu. Son kez kontrol etmeye çıktığımda kuşu göremedim. Etrafta dolaşıp iyice araştırdım. Yoktu. Kendimi iyimser düşünmeye zorladım…